Değer Verdiklerimize...
Son zamanlarda “Neler oluyor
bize?” cümlesini kendime soramadan edemiyorum.Gerçekten
neler oluyor bize de, kendimizi bu kadar dinleyemez etrafımızı bu kadar yakıp
yıkar olduk. Pişmanlıklar üzerine pişmanlıklar yaşayıp, hiç olmamışçasına devam
etme çabalarımız, özgünmüşçesine tavır ve davranışlar sergileyip burnumuzdan
kıl aldırmadan devam etmeye çalışmalarımız… Aslında işin biraz içine girince
daha doğrusu kendini işin içinde bulunca durumu yavaştan anlamaya
başlıyormuşsun meğersem. Kendi başımdan geçenlerden örneklemelere gidersem; çok
emek verdiğiniz, sevginizin ve saygınızın olduğu bir arkadaşınızı düşünün. Onunla
her yere gidip, her şeyi paylaşıp sanki benden beni daha iyi tanımlayamaz
dediğiniz bir arkadaşınızı düşünün. Bir gün bir işe koyuluyor, ondan destek
alıyorsunuz. Onun her türlü desteğini hissediyor ve güveniyorsunuz. Fakat gelin
görün ki, yaşam sizin sandığınızdan daha çabuk ve hızlı bir şekilde insanları
kendi büyüsüne çekiyor. İlk olarak, kendisine çekiyor büyülü bir hayatı gösteriyor.
Ardından hayatın acı tarafını gösteriyor ve sonra size kıyaslama imkanı
tanıyor. Hiç ummadıklarımız maalesef hayatın getirdiği şartlara kapılıp, bu
büyünün peşinden gidiyor. Bir bakıyorsunuz ki, bu büyü onu alıp götürürken; yan
yana yürüdüğünüz o insan aranıza kilometrelerce uzaklıkta mesafe açmış, sizi en
arkada bırakmış. Ne zaman düştüğünü hissettiğinde yanında sizi bulamayınca,
sizi suçlar olmuş. Neden bizde onunla birlikte değiliz diye…
Belki de arkadaşlığın kuralı “düştüğünde
onu kaldırmak.” Fakat o hayatın büyüsüne kapılırken,
bir an olsun sizi hatırlamıyorsa, bırakın o hayat onu düşürdüğü gibi
kaldırmasını da bilir. Belki kötü tecrübeler edinir. Belki de hiçbir şey olmaz,
hayatı eskisinden daha iyi bir şekilde devam eder. Asıl en önemli detay ise o
bir şekilde ayağa kalkınca sizin emek verdiğiniz o insan, sizi acımasızca
eleştirmeye ve yargılamaya başlama çabasına girmesi insanı en üzen ve hayal
kırıklığına uğratan nokta oluyor. Bakıyorsunuz kendinize şans nereden gülerse
ona da gülsün diye uğraştığınız, “beni asla yanlış anlamaz” dediğiniz kişi size
farklı söylemlerde bulunarak, sizin hevesinizi umutlarınızı kırmaya yok etmeye
başlıyor. Halbuki böyle yapmak yerine, kendi içimizde hesaplaşmalara girsek;
kendimize dürüst olmayı denesek acaba bunların hepsi yaşanır mı, arkadaşlıklar
zarara uğrar mı? –Biraz bu konuda derin düşünmek gerek, hem de uzun bir süre ve
detaylıca.
Sevgilerimle,
B.
11 Comments
İade i ziyarete geldim. Çok doğru tespit, çok güzel yazmışsınız. Bunları yaşıyoruz maalesef :( Sayfanızı çok beğendim.Takibe aldım. www.mutluyazar.com sayfama da beklerim. Sevgiler :)
YanıtlaSilHoşgeldiniz :) Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
SilDostlukla arkadaşlığın farkı da burada başlıyor zaten. Herkes arkadaş olabilir ama dost olamaz.
YanıtlaSilO kadar haklısınız ki, malesef ki bazen bu ayrım karışabiliyor :(
SilGüzel bir içerik, başarılar.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim yorumunuz içinn :)
SilÇok güzel ifade etmişsiniz yaşanılan gerçekliği. Dost olmanın farkı..
YanıtlaSilSağolun çok teşekkür ederim :)
SilBlogunuzu çok beğendim. Takibe aldım. Yazdıklarınızı her fırsatta okuyacağım.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Umarım daha da ilerlemeye devam ederim :) Teşekkür ederim yorumunuz için :)
SilHoşgeldiniz!!!!
YanıtlaSilGelip yorum yaptığınız için teşekkürler :)