Neden Mutlu Olamıyoruz?
Son zamanlarda etrafıma bir
göz gezdirdiğimde herkeste ortak bir cümle duyuyorum: “Mutlu değilim.”
Neden mutlu olmak için sebepler aramıyoruz da, mutsuzluğumuzu durmadan dile
getiriyoruz? Kendimize bu eziyeti yapınca çok mu güçlü oluyoruz. Durumumuzda
bir düzelme mi oluyor. Mızmızlanmak dışında hiçbir şey olmuyor ki... Sadece
saniyelerimizi ardı arkası kalmadan bitirip, dakikalarımızı, günlerimizi yeri
geliyor aylarımızı hatta sevdiklerimizi yiyip bitiriyoruz. Sonuç? –Koca bir
HİÇ.
Madem söylenmekten başka bir
şey gerçekleşmiyor; durup düşünüp, kendimizi sorgulayıp doğruya neden
gitmiyoruz? Doğru ile neden mücadele etmiyoruz? Yapamıyoruz. Çünkü kendimiz ile
yüzleşmekten korkuyoruz. Hatalarımızı kendimize söylemekten korkuyoruz.
Kabullenemiyoruz. Halbuki bunlar toprağa gömülü altın gibi durmakta
kabullenildikçe toprak üstümüzden giderek parıldamaya, içimizdeki cevheri
görmeye; biz gördükçe kendimize değer verdikçe etrafımızdan da değer görmeye
başlayacağız. Yani biraz başa dönersek durum şu ki; BİZ KENDİMİZLE İLETİŞİME
GEÇEMİYORUZ. Kendimizi anlamaya, hissetmeye, neye o an ihtiyacımız var
umursamadan devam ediyoruz. Durmadan duraksamadan. Az biraz vakit ayırmanın,
kendini dinlemenin hiç kimseye bir kaybı olmaz. Olamaz, olmadı da. Sadece baş
başa kalmalı ve iletişime geçmeliyiz. Kendimizi tanımalıyız. Artılarımızı,
eksilerimizi, güzelliklerimizi ya da eksikliklerimizi kabullenerek
ilerlemeliyiz. İletişime geçip kendimizi dinledikçe huzurumuzu bulacak,
enerjimizin bizi yönlendirmesine izin vermiş olacağız. O zaman gerçekten
aradaki farkı görmeye başlayacaksınız. Hep bir bitmek bilmeyen enerji sizle
dolup taşacak, hayat size sandığınızdan çok güzel görünecek. Aslında değişen
hiçbir şeyin olmadığını, mutluluğun hep sizle olduğunu fark edeceksiniz. Asıl
olayda bu ya….
0 Comments